“VARLIKLARA ÇÖKÜYORLAR”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Antalya’da yaptığı konuşmada, iktidarın yönettiği belediyelerde yaşananları anımsatarak, “Muhittin Böcek yeniden başkan olursa Antalya’nın varlıklarından AKP’li, MHP’li, CHP’lisi, hangi siyasi görüş olursa olsun, Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkes’i, herkes eşit yararlanır. Ama Antalya Belediyesi’ne gelip birini oturttuklarında öyle oturttuklarına da yönettirmiyorlar, gelip arsa ve tarlalara çöküyorlar. En güzel varlıkları 25 yıllığına vakıflara veriyorlar. Çünkü artık gördüler, bu son sefer ve 25-30 yıllık anlaşmalarla varlıklara çöküyorlar. O yüzden CHP’de bulunan belediyelere Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler, milliyetçiler, Allah muhafaza bu haramileri sakın yaklaştırmasınlar” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Antalya’da halk buluşmasına katıldı. Özel, “15 gün sonra 31 Mart seçimlerini yapmak üzere sandık başında olacağız. Önümüzde 2 haftamız. Çok çalışacağımız, hep birlikte olacağımız ve hep birlikte başaracağımız 2 haftamız var. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı, hatta çok daha eskiden Antalya Belediyesi uzun süre boyunca aynı partinin hiçbir zaman üst üste kazanamadığı bir belediye. Ancak 15 gün sonra bir tarih yazacağız. Hep birlikte tarihe geçeceğiz. Partimizi ve adayımız Muhittin Böcek’i bir kez daha Antalya’da zaferle tanıştıracağız” dedi.
“ANTALYA ÜVEY EVLAT MUAMELESİ GÖRÜYOR”
Özel, “Antalya’da hepsi birbirinden değerli, genç, tecrübeli adaylarımız var. 2 kadın adayımız var. Ben 2 kadın adayımızı. Antalya’nın Atatürk’ün kızlarına, Cumhuriyet kadınlarına, Antalya’nın kadınlarına emanet ediyorum. Biz Antalya’da Türkiye’nin en büyük beşinci şehrinde, dünyadaki herkesin gözünün üzerinde olduğu, özlediği, ulaşmak istediği, tatil yapmak istediği bu gözbebeği kentteyiz. Doğru ya sizin bir ilçenizi verseler, Almanya’nın yarısını üstümüze yaparlar. Her birisi birbirinden değerli ilçeleri, şehir merkezi ile Antalya Türkiye’nin gözbebeğidir. Ancak bir yandan baktığınızda Antalya 22 yıldır bu iktidarın maalesef üvey evlat muamelesi yaptığı bir şehirdir. Antalya, özellikle turizmi, narenciye üretimi, diğer sektörlerdeki üretimleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nde inanılmaz milli gelir oluşturmakta ancak yatırıma gelince toplanan vergilerin 10’da biri Antalya’ya yatırım bütçesi ile geri dönmektedir” ifadesini kullandı. Özel, şunları söyledi:
“ANTALYA’NIN SESİNİ DUYURMAYA VAR MISINIZ?”
“Bu iktidar Antalya’dan kepçe ile almakta ama verirken çay kaşığı ile bile vermemektedir. Antalya’nın kış nüfusu 2,5 milyon. Antalya’ya 2,5 milyona göre para yollayanlar, Antalya’nın 16 milyona yakını yabancı, 10 milyon yerli turisti, ağırlamasına, ilçe ve büyükşehir belediyelerimizin hizmet etmesini beklemektedirler. Belediye başkanlarımız, ekipleri cansiperane gayretle mücadele vermektedir. Ancak artık, Antalya bir ezberi bozmak, çiftçisinin, narenciye üreticisinin, köylüsünün ve turizmde çalışan emekçilerinin, yatırımcılarının, esnafının, emeklisinin, emekçisinin sesini duyurmak durumundadır. Demokrasilerde insanlar sesini bağırarak duyuramazlar. İnsanlar, seçmenler sesini sandıkta duyururlar. Antalya 31 Mart günü sandığa gitmeye ve sesini duyurmaya var mısın? Türkiye’de emeklilerin çok büyük bir kısmı en düşük emekli maaşına, 10 bin liraya mahkumdur. Nerede sorarsak soralım, Tekirdağ’da, Denizli’de, Artvin, Şırnak, Edirne, Antalya, Kayseri, Manisa ve Sinop’ta. Hep bir ağızdan ne kadar alıyorsunuz, bütün meydan 10 diye inlemektedir.”
“31 MART’TA SANDIK BAŞI”
“Değerli emekliler, bir hesap yapalım. Siz bu hesabı en batısından en doğusuna bütün Antalya’ya, en yukarıdaki yörük köylerinden deniz kenarındaki emeklilere hepsine ulaştırın. Bakın Tayyip Erdoğan’ın partisi iktidara geldiğinde, yani 3 Kasım 2002 günü en düşük emekli maaşı alan emekli aldığı maaşla kuyumcuya gittiğinde 8 çeyrek altın alabiliyordu. Türkiye’de her hesap şaşar, altın hesabı şaşmaz. En düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alırken, bugün en düşük emekli maaşı 2,5 çeyrek altın alıyor. 10 bin lira ile 2,5 çeyrek altını zor alırsınız. Şimdi Antalya’nın emeklileri bir düşünün, kuyumcuya gitseniz, bir çeyrek altın alsanız, cebinize katsanız, eve gelirken, eve gelince baksanız ki yok. Düşürmüşsünüz, kaybolmuş. Ne yaparsınız? Gerisin geriye aramaya gidersiniz değil mi? Bakın bir çeyrek altın değil 5,5 çeyrek altın. Bir emekli değil her emekli. Bir kereye mahsus değil her ay 5,5 çeyrek altın kaybetmektedir. Peki siz bu çeyrek altını nerede kaybettiyseniz, orada bulursunuz. Tayyip Bey geldiğinde hiç ellemeseydi, hiç dokunmasaydı, sizin düzeninizi bozmasaydı, bugün 26 bin lira maaş alacaktınız. Hatırlayın o geldiğinde 1,5 asgari ücretti maaşınız. Geldi, emekliyi enflasyona ezdirmeyeceğim dedi, bugün en düşük emekli maaşı 0,6 asgari ücret. Hiç dokunmasa asgari ücret hesabıyla 26 bin lira almanız lazım. Hiç dokunmasa, çeyrek altın hesabı ile 32 bin lira almanız lazım. Ama bir emekli altını kaybettiyse, gidip nerede kaybettiyse orada arayacak ya, siz ayda 5,5 çeyrek altını seçim sandığında kaybettiniz. Tayyip Bey’in iktidar olduğu seçim sandığında kaybettiniz. Şimdi kaybettiniz aramaya, bulmaya, geri almaya gidecek misiniz? Onun yeri 31 Mart’ta sandık başıdır.”
“HAKKINIZI SÖKE SÖKE ALACAĞIZ”
“Ben Tayyip Bey’e soruyorum. Diyorum ki gel emekli kart çıkaralım. Her birisine hiç olmazsa bir asgari ücret için 7 bin lira farkı hemen yatıralım. Emekli maaşına yapılacak 7’şer bin lira seyyanen zammın dışında elektrik, su, telefon ve doğalgaz faturalarında emeklilere yüzde 40 indirim yapalım. 1,5 aydır söylüyorum, dinlemiyor. Kulağının üstüne yatıyor. Ama ne zaman emekliler meydanları doldurmaya başladı, emekliler sesini duyurmaya başladı, dün Sabah gazetesine yazdırdı. Emekli kart hazırlıkları var diye. Emekliler davanıza sahip çıkın. Hakkınıza sahip çıkın. Bu kardeşiniz istediğinizde arkanızda, yanınızda, önünüzde yürüyecek. Sizin hakkınızı söke söke alacağız.”
“HESABINI HEP BERABER SORACAĞIZ”
“Emekliler, dini bayramlarda birer maaş ikramiye alıyor değil mi? Kimin sayesinde alıyoruz? Kemal Kılıçdaroğlu’nun sayesinde. Kemal Bey bunu ilk kez 7 Haziran 2015 seçimlerinde söyledi. Veremezsin dediler. Çok para dediler. Olmaz dediler. Emekli şamarı bir vurdu 7 Haziran’da, 1 Kasım’da biz de vereceğiz dediler. 2018 yılına kadar sizleri oyaladılar. 2018’de bin lira verdiler. 2021’de 2 bin lira yaptılar. Bu sene 5 bin lira yapacaklardı, 3 bin lirada bıraktılar. Zaman geçiyor ve unutuluyor. 2018’de o bin lira, beğenmediğimiz, bir asgari ücret olmalıdır dediğimiz bin lira 24 kilo koyma alıyordu. Ramazan mübarek gündeyiz, Ramazanınız kutlu olsun, tuttuğunuz oruçları Allah kabul etsin. Bugün size verilecek 3 bin lira 6 kilo kıyma alıyor. Bakın 30 iftar sofrasından, sahur sofrasından, bayram sofrasından, evladınızın, torununuzun kursağından, buzdolabınızdan, mutfağınızdan, tencerenizden sadece bayram ikramiyesinde 16 kilo kıymayı aldılar, sadece 6 yıl içinde. Dünyada hiç kimse bu iktidarın bu emekliye yaptığı zulmü yapmamıştır. Bunun hesabını hep beraber soracağız.”
“ATANAMAYAN DEĞİL ATANMAYAN ÖĞRETMEN”
“Benim annem ve babam öğretmen. Ben öğretmen çocuğuyum. Yatılı okullarda büyüdüm, devlet büyüttü, öğretmenlerim büyüttü. Bugün öğretmen okullarının açılışının yıl dönümü. Ben hepimizi, yetiştiren öğretmenlerin yaşıyorlarsa ellerinden öperim, vefat etmiş olanlara Allah’tan rahmet dilerim. Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi şahsında bütün öğretmenlerimizin ellerinden öperim. Ama öğretmenlerin büyük bir derdi var. Yıllar önce geldiğinde Tayyip Bey atanmayan öğretmen mi olur? Hepsini atayacağız diyordu, geldiğinde 80 bin öğretmen vardı atanmayan, şu anda 1 milyon öğretmen var. Tayyip Bey, atamadığı, boynu bükük bıraktığı ve mülakat yaparak, partizanlıkla elediği öğretmenlere dönüyor atanamayan öğretmenler diyor. Tayyip Bey, öğretmende kusur yok ki atanamasın. Kusur sende ve politikalarında, senin vicdanında, senin taş gibi olmuş kalbinde var. Öğretmende yok sorun. Bir kez daha verdikleri sözü hatırlatıyorum ve diyorum ki, mutlaka mülakat kaldırılmalıdır. Mülakat partizanlıktır, kul hakkı yemektir, insan ayırmaktır, haksızlık etmektir.”
“190 KİLO LİMON KAYIP”
“Bütün çilekeş narenciye üreticilerimize yürekten alkış yollayalım. Burası narenciyenin, turunçgillerin başkenti. Antalya halinden büyük kentlere portakal ve limon ulaşana kadar inanılmaz zam görüyor. Antalya halinde geçen sene en düşük portakal fiyatı 8 lirayken, bu yıl 20 lirayı bulmuş. Ankara’ya gittiğinde 45 lira olmuş. Antalya halinde en düşük limon fiyatı 5 lirayken, 11 lira olmuş ama Ankara’ya varınca 11 liralık limon 30 lira olmuş. Tayyip Bey geldiğinde 19 lira olan mazot 42 lira oldu, yüzde 108 zamlandı. O günden bugüne artık limon, portakal zaman zaman dalında kaldı. Para kazanamayan, mazot masrafından dolayı ürününü toplayamayan, ulaştıramayan, pazarlayamayan insanlar maalesef büyük çaresizlik içinde kaldılar. Ama emekli maaşının durumuna baktığınızda geçen sene 7 bin 500 liralık emekli maaşı 536 kilo limon alıyorken, bu sene 10 bin liralık emekli maaşı 345 kilo alabiliyor. Her bir emeklinin her ay 190 kilo kaybı var. Bu kayıpların önüne geçmek için artık narenciye üreticisine üvey evlat gibi davranmamak, arkasında durmak, sahip çıkmak lazım. Bu ülkenin son Cumhurbaşkanı gibi al ananı da git demek değil ilk Cumhurbaşkanı gibi köylü milletin efendisidir demek lazım.”
“BİR 5 YIL DAHA”
“Muhittin Böcek son 5 yıllık büyükşehir icraatında, halk et projesi kapsamında 4 ilçede halk et satış mağazaları açtı. Bundan sonraki dönemde bütün ilçelere, ulaştırılmasının sözünü veriyoruz. Halk süt projesi ile 2-5 yaşlarındaki çocuklarımıza 5 yılda toplam 2,6 milyon litre süt dağıttı, bunu artırarak devam edeceğiz. Halk mama projesi ile, doktoru mama gerekli gören 6 aydan 24 aya kadar olan çocuklara mama desteği sağlıyoruz. Her ilçeye bir kreş yapağız dedik, 15 ilçemize kreş açıldı, önce tamamlanacak, sonra ilaveleri yapılacak. Muhittin Böcek bir dahaki sefere 5 yıl boyunca karşımıza geldiğinde Antalya’daki kreş sayısı toplam 50 olacak. Başkan 50 kreşin sözünü veriyor. Bugüne kadar 15 kreş yaptı ama bundan sonra her ay neredeyse bir kreş açarak annelerin işgücüne katılımını, sosyal hayata katılımını sağlayacağız. Sokak hayvanları konusunda Türkiye’nin neresine gitsem Muhittin Böcek’in yaptıklarını örnek gösteriyorlar, biz kendisini takdir ediyoruz. Üniversite öğrencilerine her ay suyun 5 tonunu ücretsiz vermesini halkçı belediye başkanı olarak son derece önemsiyoruz, CHP olarak Muhittin Böcek’i 5 yıl yöneten ve 5 yıl daha yönetmek isteyen partimizin güvenini kazanmış, sizlerin güvenini kazanmış bu yörük delikanlısını, yoksulluktan bugünlere olarak gelmiş bu delikanlıyı Antalyalılara emanet ediyorum.”
“ARSA VE TARLALARA ÇÖKÜYORLAR”
“Dün Eskişehir’de bir şey duyduk, bu zihniyetin ifadesi. Eskişehir de Antalya gibi CHP’li bir belediye ve yıllardır Yılmaz Büyükerşen hocamız yönetiyor. Şimdi bayrak devir teslimi ile genç bir Cumhuriyet kadını Ayşe Ünlüce’ye Eskişehir de uygun görürse görevi teslim edecek. Orada AKP’nin bir adayı var. Aslında geçen seçim İYİ Parti’den seçildi, ben muhalifim dedi, oyları toplarken arka taraftan AKP’den teşvik alıyormuş 5 milyon. Seçim bitti, AKP’ye koştu. Bunu aday yapmışlar. Çıkmış konuşurken oradan biri kayıt yapıyor, görmemiş. Şöyle söylemiş. Diyor ki ah bu Eskişehir Belediyesine bir gideyim, ben AKP’nin bütün vakıflarına, TÜRGEV, TÜGVA, Okçuluk Vakfı’na, Allah muhafaza Ensar Vakfı’na açacağım bu belediyeyi diyor. Ensar Vakfı’na. Muhittin Böcek yeniden başkan olursa Antalya’nın varlıklarından AKP’li, MHP’li, CHP’lisi, hangi siyasi görüş olursa olsun, Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkes’i, herkes eşit yararlanır. Ama Antalya Belediyesi’ne gelip birini oturttuklarında öyle oturttuklarına yönettirmiyorlar, gelip arsa ve tarlalara çöküyorlar. En güzel varlıkları 25 yıllığına vakıflara veriyorlar. Çünkü artık gördüler, bu son sefer ve 25-30 yıllık anlaşmalarla varlıklara çöküyorlar. O yüzden Antalya’ya, Eskişehir ve İzmir’e, CHP’de bulunan belediyelere Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler, milliyetçiler, Allah muhafaza bu haramileri sakın yaklaştırmasınlar.”
“MUHİTTİN BÖCEK İNSAN AYIRMAZ”
“Ben burada bir tek şeyi söyleyeyim sözlerimi tamamlayacağım. Muhittin Böcek CHP’nin üyesidir, adayıdır ancak bütün Antalyalıların, herkesin başkanıdır. Muhittin Böcek insan ve parti ayırmaz. Muhittin Böcek Antalya ittifakının adayıdır. Biz bu seçimde karşımızdaki Cumhur İttifakına, karşımızdaki korku ittifakına karşı bir büyük umut ittifakını hayata geçirdik. Bu ittifakın renkleri ay yıldızlı al bayrağımızın renkleridir. Bu ittifak milli takım gol atınca sevinen herkesin ittifakıdır. Filenin sultanları dünya şampiyonu olunca onlarla birlikte ağlayanların ittifakıdır. Bu ittifak 10 bin lira emekli maaşına isyan eden herkesin, emeği sömürülen emekçinin, siftahsız dükkan kapatan esnafın, al ananı da git denilen köylülerin ittifakıdır. Bu ittifak Türkiye ittifakıdır. Türkiye ittifakının renklerini birlikte söylemeye var mısınız? Kırmızı, beyaz. En büyük Türkiye. Muhittin Böcek kazanacak, Antalya kazanacak. Türkiye ittifakı kazanacak, Türkiye kazanacak. Ben size güveniyorum, inanıyorum, sizin bu seçimi kazanacağınıza, Antalya’yı kimselere talan ettirmeyeceğinize inanıyorum. Muhittin Böcek ve tüm adaylarımıza sandık başına giderek oy vermeye Antalya ve Türkiye’ye sahip çıkmaya var mısınız? Sizi seviyoruz, iyi ki varsınız.”